Madde 1- Görevİn Belİrlenmesİ ve Nİtelİğİ
HMK
|
MADDE 1- (1)
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu
düzenindendir.
|
Madde Gerekçesi
|
Madde 1- Anayasanın 142 nci maddesi
uyarınca mahkemelerin görevleri ancak kanunla tayin edilebilir; idare,
düzenleyici idarî işlemleri aracılığıyla göreve yönelik herhangi bir
belirleme yapamaz. Maddenin birinci cümlesinde yer alan düzenlemede, anılan
Anayasa kuralı yasal plânda bir kez daha ifade edilmiştir. Şüphesiz, kanunla
yapılacak olan göreve ilişkin belirlemenin, Anayasanın 37 nci maddesinde
güvence altına alınmış bulunan tabiî hâkim ilkesine de uygunluk arz etmesi
gerekir. Yine bu yasal düzenlemede, görev kurallarının niteliğine ilişkin bir
belirleme de yapılmıştır. Bu belirleme ve görevin dava şartı hâline
getirilmiş bulunması sebebiyle 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 7 nci maddesindeki düzenleme tümüyle yürürlükten
kaldırılmıştır. Bu tercih yapılırken 1086 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan düzenleme de bilinçli olarak göz ardı edilmiştir.
Bu durum her şeyden önce görev kurallarının yargı erkinin işleyişiyle ilgili
olması sebebiyle kamu düzeninden sayılmasının ve ayrıca Tasarının 119 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde açıkça dava şartı olarak
nitelenmiş bulunmasının doğal bir sonucudur. Öte yandan 7 nci maddenin üçüncü
fıkrasında öngörülen düzenleme sulh hukuk mahkemelerinin tek hâkimli, asliye
hukuk mahkemelerinin ise 469 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde toplu
mahkeme olarak öngörülmüş bulunmasını temel almaktadır. Bugün 08/04/1924
tarihli ve 469 Sayılı Mehakimi Şer'iyenin İlgasına Ve Mehakim Teşkilatına Ait
Ahkamı Muaddil Kanun yürürlükten kalkıp yerini 5235 sayılı Adli Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun alıp, bu Kanunda da açıkça asliye hukuk mahkemeleri tek
hâkimli mahkeme olarak öngörüldüğü için, 1086 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki düzenlemenin temelindeki gerekçe tümüyle ortadan
kalkmıştır. Yani bugün için hem sulh hukuk mahkemeleri hem de asliye hukuk
mahkemeleri tek hâkimli konumdadır. Sulh hukuk mahkemeleriyle asliye hukuk
mahkemeleri arasında herhangi bir derecelendirme ilişkisi de yoktur.
Dolayısıyla sulh hukuk mahkemeleri ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki
görev ilişkisi ile bu mahkemelerle özel mahkemeler arasında kurulmuş bulunan
görev ilişkisi ve sonuçları arasında herhangi bir ayırım gözetilemez.
Görevin kamu düzenine ilişkin bulunmasının doğal
sonucu, bu alanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir alan
konumunda bulunmamasıdır. Yani taraflar anlaşmak suretiyle, bir başka
ifadeyle görev sözleşmesi yaparak, somut uyuşmazlık bağlamında görevli
olmayan bir yargı yerini görevli hâle getiremezler.
Diğer yandan, 1086 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin
birinci fıkrası, aynen bu maddeye alınmıştır.
|
HUMK
|
MADDE
1- Değişik
madde: 26.2.1985 t. 3156 s. K. m.1
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir.
Görev, dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş
ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas
tutulmak üzere, aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı
ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz.
|
MADDE
7- Değişik
madde: 16.7.1981 t. 2494 s. K. m.1
Diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı
merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkeme,
duruşma yapmadan görevsizlik kararı verebileceği gibi davanın her safhasında
kendiliğinden görevli olmadığına da karar verir.
Görev itirazı davanın her safhasında ileri
sürülebilir.
Bir dava, asliye mahkemesinde hükme bağlandıktan
sonra, davanın sulh mahkemesinin görevi içinde olduğu ileri sürülerek üst
mahkemede itirazda bulunulamaz.
|
İlgili Maddeler
6102 sayılı TTK (Türk
Ticaret Kanunu)
2. Ticari davalar ve
çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler
MADDE 5– (1) Aksine
hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın
asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz
yargı işlerine bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin
görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel
hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret
mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye
ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı
münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz
sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) Asliye ticaret mahkemesi ile
asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev
ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari
davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini
gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.
3402 sayılı Kadastro Kanunu
MADDE 24
Genel mahkemelere ait olup da bu Kanunun uygulanması ile ilgili dava
ve işlere, belirlenen usul ve esaslara göre bakmak üzere
her kadastro bölgesinde tek hâkimli ve Asliye Mahkemesi sıfatını
haiz yeter sayıda kadastro mahkemesi kurulur. Bu mahkeme hâkimleri
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine tabidir.
MADDE 25
Kadastro mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı aynî
haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde
gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve
tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine
verilen işlere bakar; Kadastroya veya kadastro ile ilgili
verasete ait uyuşmazlıkları çözümleyebileceği gibi, istek üzerine veraset
belgesi de verebilir.
Kadastro mahkemesi, yalnız kadastro işlerine münhasır
olmak üzere;
A) Velisi veya vasisi bulunmayan küçüklere ve kısıtlılara kayyım tayin
eder. Bunların menfaatlerini korumak amacıyla Türk Medenî Kanununun
hâkimin iznini şart kıldığı hallerde bu izni verir.
B) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 465 ve bunu takip eden
maddeleri gereğince adlî yardım taleplerini inceleyerek kabul edebilir.
C) Tutanağı düzenlenen taşınmaz mallara ait ihtiyatî tedbir kararı
verebilir. Bu kararı hemen o yerin kadastro ve tapu sicil
müdürlüklerine bildirir. Tedbir kararı alan taraf karar gününden itibaren
usulün öngördüğü süre içinde kadastro mahkemesinde dava açmadığı
takdirde tedbir kendiliğinden hükümsüz kalır.
Bu Kanunun 26 ve 40 ıncı madde hükümleri saklı kalmak
üzere, kadastro tutanağının düzenlenmesi gününden ve tutanak
sonradan tamamlanmış ve düzeltilmiş ise, o günden sonra doğan haklara dair
istekler, taksim, şuyuun giderilmesi veya muhdesata bağlı olarak taşınmaz
malı iktisap, muhdesatın yıkılıp kaldırılması ve benzeri nitelikte olan ve
mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili
isteklerin incelenmesi, kadastro mahkemesinin görevi dışındadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu
Madde 2
(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu
görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet
Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı
çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
hükümlerine göre belirlenir.
(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin
birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır.
İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği
dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve
Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de
yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.
(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev
alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu
Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır.
MADDE 5
(1) İş mahkemeleri;
a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi
gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011
tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı
Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya
işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan
doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü
maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu
veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından
kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen
uyuşmazlıklara,
ilişkin dava ve işlere bakar.
2004 sayılı İcra İflas
Kanunu
İcra mahkemesi
MADDE 4
İcra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle
itirazların incelenmesi icra mahkemesi hâkimi yahut kanun gereğince bu görev
kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli
kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile
Adalet Bakanlığınca icra mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu
durumda icra mahkemesi daireleri numaralandırılır. İcra mahkemesinin birden
fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra mahkemesi hâkimi, kendisine
Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve
iflas dairelerinin muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler,
bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar.
6502 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun
Tüketici mahkemeleri
MADDE 73
(1) Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek
uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
(2) Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici
örgütleri tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar
Kanununda düzenlenen harçlardan muaftır.
(3) Tüketici örgütleri üst kuruluşlarınca açılacak davalarda bilirkişi
ücreti ve davanın davacı aleyhine sonuçlanması durumunda, hükmedilen vekâlet
ücreti Bakanlıkça karşılanır. Davanın, davalı aleyhine sonuçlanması
durumunda, bilirkişi ücreti Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilir.
(4) Tüketici mahkemelerinde görülecek davalar 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısım hükümlerine göre yürütülür.
(5) Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki
tüketici mahkemesinde de açılabilir.
(6) Tüketici örgütleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Bakanlık;
haksız ticari uygulamalar ve ticari reklamlara ilişkin hükümler dışında, genel
olarak tüketicileri ilgilendiren ve bu Kanuna aykırı bir durumun doğma
tehlikesi olan hâllerde bunun önlenmesine veya durdurulmasına ilişkin
ihtiyati tedbir kararı alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi
veya durdurulması amacıyla tüketici mahkemelerinde dava açabilir.
(7) Genel olarak tüketicileri ilgilendiren davalarda davacı, verilen
kararların yayımlanmasını talep edebilir. Talebin mahkemece kabul edilmesi
hâlinde bu karar, masrafları davalıdan alınmak üzere ülke düzeyinde
yayımlanan gazetelerden en az üçünde derhâl ilan edilir.
(8) Tüketici mahkemelerince verilen kesinleşmiş kararlar, Ulusal Yargı
Ağı Bilişim Sistemi üzerinden Bakanlığa iletilir. Tüketici hakem heyetleri
kararlarına karşı yapılan itiraz sonucu verilen kararlar, kararı veren
mahkeme tarafından ilgili tüketici hakem heyetine gönderilir.
Başvuru
MADDE 68
Uygulama Başlangıç Tarihi: 01.01.2019
(1) Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla;
değeri dört bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici
hakem heyetlerine, altı bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il
tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise dört
bin Türk Lirası ile altı bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il
tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki
uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.
(2) Tüketici hakem heyetleri
kendilerine yapılan başvuruları gereğini yapmak üzere kabul etmek zorundadır.
(3) Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici
işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir. Tüketici
hakem heyetinin bulunmadığı yerlerde ise başvuruların nerelere yapılacağı ve
bu başvuruların hangi tüketici hakem heyetince karara bağlanacağı
yönetmelikle belirlenir.
(4) Bu maddede belirtilen parasal sınırlar her takvim yılı başından
itibaren geçerli olmak üzere, o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan
edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu artışların
hesabında on Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz.
(5) Bu madde tüketicilerin ilgili mevzuatına göre alternatif uyuşmazlık
çözüm mercilerine başvurmasına engel değildir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
Görevli ve yetkili mahkeme
MADDE 156
(1) Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar
hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve
asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde
kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev
ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir. Fikri ve sınai
haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına
giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai
haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına
giren dava ve işlere, o yerdeki asliye ceza mahkemesince bakılır.
(2) Kurumun bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı
açılacak davalarda ve Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin
Kurum aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri
ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
(3) Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine
açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya
hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer
mahkemesidir.
(4) Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili
mahkeme, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu
yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki
mahkemedir.
(5) Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine
açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer
mahkemesidir. Sınai mülkiyet hakkı başvurusu veya sınai mülkiyet hak
sahibinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde, dördüncü fıkra hükmü
uygulanır.
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine
Dair Kanun
Aile mahkemelerinin
kuruluşu
MADDE 2
Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin
üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak
üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin
mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının
teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin
birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile
mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince
bakılır.
Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel
bulunur.
Aile mahkemelerinin
görevleri
MADDE 4
Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Üçüncü Kısım
hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk
Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile
hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme
kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
|
Kaynak Kanun
|
§ 1 ZPO - Sachliche Zuständigkeit
|
Die sachliche Zuständigkeit der Gerichte wird durch
das Gesetz über die Gerichtsverfassung bestimmt.
|
Not 1
20. YHD, 10.12.2015, 14449/12497
Genel ve özel mahkemenin
görevine giren birden fazla talebin ileri sürüldüğü bir dava (objektif dava
birleşmesi) söz konusu ise bu durumda, bazı kararlarında, özel mahkemenin,
genel mahkemenin görevine giren talep hakkında da karar verebileceği..
“Aynı davada, talebin bir
bölümü hakkında genel mahkemenin, diğer bölümü hakkında ise özel mahkemenin
görevli olması halinde, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini
doğrudan ilgilendirecek nitelikte ise ve söz konusu özel mahkeme ile genel
mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar
bulunmuyorsa, bütün talepler hakkında özel yetkili mahkemenin yargılama
yaparak uyuşmazlığı çözmesi, hukukun öngörülebilir olmasının, usul
ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün
gereğidir. Aile mahkemeleri, asliye mahkemeleri ile aynı düzeyde mahkemeler
olup aralarında yargılama usulü yönünden esaslı farklılıklar bulunmamaktadır.
O halde, yukarıda açıklanan şekilde dava, bir kısım talepler yönünden nüfus
kayıtlarında düzeltme yapılması ve bir kısım talepler yönünden de soybağını
ilgilendirir mahiyette ise, nihai talebi bir bütün oluşturan ve biri hakkında
verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendiren uyuşmazlığın, bütün olarak
özel yetkili aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.”
20. HD, 18.12.2017 10685/10685
Dava arkadaşlığının
bulunduğu hâllerde de, bir kısım dava arkadaşları hakkında genel mahkemenin
bir kısım dava arkadaşları hakkında özel mahkemenin görevli olması durumunda
uyuşmazlığın özel mahkemede çözümlenmesi gerektiği..
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel
mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli
bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya
da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan
ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel
mahkeme arasında “Yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması
kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili
mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun
öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde
bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. O halde, gerek davalı araç sürücüsü
ve gerekse de davalı ... şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan
kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunludur.
Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret
mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekir. Mahkemece, birlikte görülmesi
gereken davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları
değiştirmez.”
(Taş Korkmaz, Akkan, Özekes, Pekcanıtez, 2017, para.
I.428)
Kanımızca, eğer genel ve özel mahkemenin görevine
giren birden fazla talebin ileri sürüldüğü bir dava (objektif dava birleşmesi)
söz konusu ise bu durumda, her bir talep (dava) için, ilgili görevli
mahkemede ayrı ayrı dava açılması gerekir. Çünkü görev kuralları Kanun’la
belirlenir ve kamu düzenine ilişkindir, bu bağlamda özel mahkemelerin, genel
mahkemelerin görevine giren uyuşmazlıkları çözebileceğine ilişkin bir kanunî
düzenleme bulunmamaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan,
dava yığılması yolu ile davacının mahkemenin görevi hakkında tek başına
tasarruf edebilmesi ve taleplerinden birisini görevsiz mahkeme önüne
götürmesi mümkün değildir. Kanaatimizce, bu durumda davaya bakan mahkemenin,
görev alanı dışında kalan talep bakımından görevsizlik kararı vermesi
gerekmektedir. Aynı durum karşı dava bakımından da geçerlidir.
(Taş Korkmaz, Akkan, Özekes, Pekcanıtez, 2017, para.
I.429)
Ancak, özel mahkemenin görevine giren bir uyuşmazlık
hakkında karar verilebilmesi için, başka bir mahkemenin görevine giren
konunun ön sorun olarak çözümlenmesi gerekiyorsa davanın açıldığı özel
görevli mahkeme bu ön sorunu kendisi hâlledebilir. Örneğin, iş mahkemesinde
dava açılmış, fakat bu iş davasında mülkiyet hakkıyla ilgili bir konu, ön
sorun olarak karşımıza çıkmışsa iş mahkemesi mülkiyet hakkına ilişkin bu ön
sorunu kendisi çözümler
|
|
Yorumlar
Yorum Gönder