Madde 12 - Taşınmazın aynından doğan davalarda yetkİ
HMK
|
MADDE 12
(1) Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde
değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma
hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin
yetkilidir.
(2) İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan
taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
(3) Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan
birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.
|
Madde Gerekçesi
|
1086 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesinde yer alan taşınmazlara ilişkin yetki kuralı, günümüz Türkçesine
uyarlanıp, kısaltılarak yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki
aynî hakka ilişkin dava ve işlerle, taşınmazın zilyetliğine veya Türk Medenî
Kanununda düzenlenen hapis hakkından farklı olarak, taşınmazın her türlü
alıkoyma hakkına ilişkin dava ve işler, taşınmazın bulunduğu yerde
açılacaktır. Hükümde, bu tür dava ve işler için, taşınmazın bulunduğu yer
mahkemesinin yetkisinin kesin olduğu açıkça belirtilmiştir. Taşınmaz
üzerindeki aynî hakka ilişkin dava, doğrudan doğruya taşınmaz üzerindeki bir
aynî hakka, örneğin istihkak davasında olduğu gibi, mülkiyet hakkına ilişkin
olabileceği gibi; şahsî bir talep hakkı doğuran sözleşmeye dayanarak taşınmaz
üzerinde bir aynî hak değişikliği veya aynî hak sahipliğinde bir değişiklik
ortaya çıkaran bir dava açılıyorsa, böyle bir talep hakkına ilişkin dava da,
taşınmazın aynına ilişkin dava olarak kabul edilip, madde kapsamında
değerlendirilecektir. Buna karşılık, taşınmaza ilişkin olmakla birlikte,
taşınmaz üzerinde aynî hakka değil de, şahsi bir hakka ilişkin dava, örneğin
kiralanan taşınmazın tahliyesi davası için, bu hüküm uygulama alanı
bulamayacaktır. Zira dava, taşınmaz üzerinde şahsî bir hakka ilişkindir.
Şüphesiz böyle bir durumda, bir başka yetki kuralına göre, örneğin tahliye
davası için, sözleşmenin ifa edileceği yer kuralına göre, taşınmazın
bulunduğu yer mahkemesi yine yetkili olabilir. Ancak, böyle bir durumda,
taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi, bu maddede belirtildiği
şekilde kesin yetkili olmayacaktır.
Bir taşınmaz üzerindeki irtifak
hakkına ilişkin davalar ise üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın
bulunduğu yerde açılacaktır. Bu hâlde de şüphesiz, taşınmazın bulunduğu yer
mahkemesinin yetkisi, kesin yetkidir.
Taşınmaz üzerindeki aynî hakka
ilişkin davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin
bulunduğu yerde, diğeri için de dava açılabilecektir..
|
HUMK
|
MADDE 13
Gayrimenkule mütaallik davalar, gayrimenkulün bulunduğu mahal
mahkemesinde ikame olunur.
Gayrimenkule mütaallik dava sebebi ne olursa olsun gayrimenkulün aynına
veya gayrimenkul üzerinde bir hakka veya muvakkat olsa bile anın zilyedliğine
veyahut hakkı hapsine mütedair olanlardır. İrtifak haklarına dair iddialarda,
üzerine irtifak hakkı taallük eden malın bulunduğu mahal mahkemesi
selahiyettardır.
Dava birden ziyade gayrimenkule ait ise gayrimenkullerden birinin
bulunduğu mahal mahkemesinde ikame olunur.
|
Kaynak Kanun - sZPO
|
Art. 29 Grundstücke
1 Für
die folgenden Klagen ist das Gericht am Ort, an dem das Grundstück im Grundbuch
aufgenommen ist oder aufzunehmen wäre, zuständig:
a. dingliche
Klagen;
b.
Klagen gegen die Gemeinschaft der Stockwerkeigentümerinnen und
Stockwerkeigentümer;
c.
Klagen auf Errichtung gesetzlicher Pfandrechte.
2 Andere
Klagen, die sich auf Rechte an Grundstücken beziehen, können auch beim Gericht
am Wohnsitz oder Sitz der beklagten Partei erhoben werden.
3 Bezieht
sich eine Klage auf mehrere Grundstücke oder ist das Grundstück in mehreren
Kreisen in das Grundbuch aufgenommen worden, so ist das Gericht an dem Ort
zuständig, an dem das flächenmässig grösste Grundstück oder der flächenmässig
grösste Teil des Grundstücks liegt.
4 Für
Angelegenheiten der freiwilligen Gerichtsbarkeit, die sich auf Rechte an Grundstücken
beziehen, ist das Gericht an dem Ort zwingend zuständig, an dem das
Grundstück
im Grundbuch aufgenommen ist oder aufzunehmen wäre.
|
20. HD, 19.06.2015,
1527/6571
Taşınmaz üzerindeki şahsî
haklara ilişkin davalar kesin yetki kapsamında değildir.
“Somut olayda dava; davacılar tarafından davalı
şirketten satın alınan taşınmazın yapım sözleşmesine uygun yapılmaması ve ayıplı
olması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Bu halde dava, taşınmazın
aynından doğan bir dava olmayıp, bu davada yetki kesin değildir.”
1. HD, 10.09.2015,
9736/10623
“... ecrimisil alacağına konu davalar
taşınmazın aynına ilişkin bulunmadığından kesin yetki kuralı uygulanmaz. Bu
nedenle, ecrimisilin konu yapıldığı davalarda yetki, kamu düzenine ilişkin
olmayıp, yetki itirazı ancak itiraz olarak ileri sürülebilir.”
6. HD, 26.03.2015,
2301/3050
Kira bedeline ilişkin
davaların da, taşınmazın aynına ilişkin olmadığından taşınmazın bulunduğu
yerde açılması gerekmez.
“Somut olay, taraflar arasında düzenlenen,
karşılıklı şahsi borç ilişkisi doğuran ve ancak taraflar arasında ileri sürülebilen
kira sözleşmesine ilişkin olup gayrımenkulün aynına ilişkin değildir. Davacı
tarafından davalı aleyhine başlatılan tahliye istemli kira alacağının
tahsiline yönelik icra takibine karşı yapılmış bir yetki itirazı da
bulunmadığından HMK 19/4 maddesi uyarınca icra takibinin başlatıldığı yer
İcra Hukuk Mahkemesinin yetkisi kesinleşmiş olup davanın Alanya İcra Hukuk
Mahkemesinde açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ayrıca aynı kanunun
12. maddesi göz önünde tutulduğunda ihtilafın gayrimenkulun aynına ilişkin
olmaması nedeniyle de yetki hususu re’sen nazara alınamaz.”
|
Not 15
(Özekes, Akkan, Taş Korkmaz, Pekcanıtez, 2017, para.
I.530)
Taşınmazın aynına ilişkin bir dava yetkili mahkemede
açıldıktan sonra, adlî teşkilatta değişiklik nedeniyle o taşınmazın bulunduğu
yer bir başka il veya ilçenin sınırları içine alınırsa acaba yetkisizlik
kararı verilecek midir? Örneğin, davanın açıldığı köy, daha sonra kurulan
başka bir ilçenin sınırları içinde kalırsa davaya hangi yer mahkemesinde
devam edilecektir? Yargıtay bu durumda davanın açıldığı yer mahkemesinin
yetkisinin sona ereceği ve dosyanın yeni kurulan mahkemeye gönderilmesi
gerektiği görüşündedir. Ancak, bu durumda verilen karar, teknik anlamda bir
yetkisizlik kararı olmadığından, eski uygulamada olduğu gibi aynı şekilde,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uygulanmamalıdır.
|
Yorumlar
Yorum Gönder