Madde 18 - Yetkİ sözleşmesİnİn geçerlİlİk şartları
HMK
|
MADDE 18
(1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile
kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
(2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak
yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya
belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin
gösterilmesi şarttır.
|
Madde Gerekçesi
|
Taraflarca yapılan yetki
sözleşmesinin geçerli olabilmesi için gerekli şartlar düzenlenmiştir. Birinci
fıkraya göre, yetki sözleşmesi ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf
edebilecekleri konularda yapılabilir. Örneğin ayrılık, boşanma gibi kesin
yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
Yetki sözleşmesinin caiz olduğu hâllerde, sözleşmenin geçerli olarak yapılabilmesi için, yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın belli veya belirlenebilir nitelikte olması, yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin de gösterilmesi gereklidir.. |
Kaynak Kanun - sZPO
|
Art. 17 Gerichtsstandsvereinbarung
1 Soweit das Gesetz nichts anderes bestimmt, können die Parteien für
einen bestehenden oder für einen künftigen Rechtsstreit über Ansprüche aus
einem bestimmten Rechtsverhältnis einen Gerichtsstand vereinbaren. Geht aus
der Vereinbarung nichts anderes hervor, so kann die Klage nur am vereinbarten
Gerichtsstand erhoben werden.
2 Die Vereinbarung muss schriftlich oder in einer anderen Form
erfolgen, die den Nachweis durch Text ermöglicht.
|
Not 18
15. HD, 16.04.2013, 1552/2639
Münhasır yetki ile kesin
yetki aynı sonuçlara yol açmamaktadır. Eğer yetki sözleşmesinin tarafları,
münhasır yetkili kıldıkları mahkeme dışında başka bir yer mahkemesinde dava
açmışlarsa bu durum re’sen dikkate alınmayacağı gibi, ancak davalı tarafın
ilk itirazı üzerine inceleme yapılması gerekecektir.
“Mahkemece, taraflar
arasında aktedilen 1.1.2012 tarihli sözleşmenin 4.2 maddesinde sözleşmeden
dolayı ihtilaf çıkması halinde Ankara mahkemeleri ve İcra dairelerinin
yetkili olduğu, bu yetki kuralının aksinin kararlaştırılmadığı gerekçesiyle
yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 17.
maddesindeki yetki kuralı kesin yetki olmayıp münhasır yetki niteliğindedir.
Kesin yetki halleri aynı Kanun’un 11/1, 12/1. 14/2 ve 15/2 maddelerinde
açıkça düzenlenmiştir. Kanun’da açıkça “kesin” yetkiden söz edilmeyen
hükümlerdeki yetki kurallarının kesin yetki olarak değerlendirilmesi mümkün
değildir. Bu itibarla, yerel mahkemenin bu ilkelere uygun düşmeyen
gerekçesinde isabet görülmemiştir. Bu durumda mahkemece HMK’nun 17.
maddesindeki yetki kuralının re’sen incelenemeyeceği gözetilmeden yazılı
şekilde karar tesisi doğru değildir.”(457)
“Somut olayda taraflar
tacir olup, dosyaya sunulan Fason Dikim Sözleşmesine göre İstanbul
Mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırıldığından sözleşmedeki yetki şartı
geçerlidir. HMK’nın 17. maddesi gereğince davanın sadece sözleşme ile
belirlenen mahkemede açılacağına dair hüküm aksi de kararlaştırılabileceğinden
münhasır yetki olup, kesin yetki niteliğinde değildir. Davalı tarafça da
gerek icra dosyasında gerekse açılan itirazın iptali davasında süresi içinde
yetki itirazında bulunulmamıştır.
Bu durumda ilk itiraz
olarak mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülmediği ve ilk itiraz süresinden
sonra taraflar yetki hususunu tartışamayacakları ve kesin yetki de
bulunmadığından mahkemece işin esasının incelenip, sonucuna uygun bir karar
verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi
doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.”
|
Yorumlar
Yorum Gönder