Madde 46 - Devletİn sorumluluğu ve rücu
HMK
|
MADDE 46
(1) Hâkimlerin yargılama
faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat
davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma
yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı
bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen
bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam
yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm
verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında
mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile
hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir
sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve
buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine
getirilmesinden kaçınılmış olması.
(2) Tazminat davasının
açılması, hâkime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet
şartına bağlanamaz.
(3) Devlet, ödediği tazminat
nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.
|
Madde Gerekçesi
|
Hâkimlerin hukukî sorumluluğuna
dair hükümlerin yeri değiştirilmiş ve kanunun sistemi bakımından hâkimin
yasaklılığı ve reddinden sonra düzenlenmiştir.
Bu hükümle, 1086 sayılı Kanunun
573-576 ncı maddelerinde düzenlenen hâkimin kusurlu davranışlarından, ilk
etapta Devletin sorumlu tutulamayacağı, hâkimin şahsen sorumlu tutulması
gerektiği yönündeki esastan ayrılınmış ve karşılaştırmalı hukuk da nazara
alınarak, hâkimin yargılama faaliyeti esnasında vermiş olduğu zararlardan,
ilk plânda Devlete karşı tazminat davası açılması esası kabul edilmiştir.
Devlet, daha sonra kusurlu hâkime rücu edebilecektir. Böyle bir düzenleme ile
hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin durum, idarenin memurlar ve diğer
kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri eylem ve yaptıkları
işlemlerden birinci derecede Devleti sorumlu tutan ve daha sonra da Devletin
sorumlu kişiye rücu etmesini kabul eden, Anayasanın 129 uncu maddesinin beşinci
fıkrası hükmüne de uygundur.
Hükümde geçen "hâkim"
kavramı, genel anlamda kullanılmıştır. Buna, yargı yetkisini kullanan tüm
hâkimler dahildir. Örneğin, ilk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye
mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri, keza ceza
mahkemesi hâkimleri de buraya dahildir.
Hükümde, hâkimlerin sorumluluğunu
gerektiren sebepler, genel olarak belirtilmemiş, daha önce 1086 sayılı
Kanunun 573 üncü maddesinde olduğu gibi tahdidi olarak sayma yoluna gidilmiş,
böylece, hâkimlerin daha ağır bir sorumluluk rejimiyle karşılaşmaları
engellenmek istenmiştir. Hükümde kabul edilen sorumluluk hâlleri, esas
itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 573 üncü maddesiyle aynıdır. Ancak, 573 üncü
maddenin (7) numaralı bendinde gösterilen nedene yer verilmemiştir. Zira,
hâkime emir ve talimat verilmesi zaten yasaktır, görevini yapmakta ihmal ve
terahi göstermesi de, hâkimin görevini yapmaktan kaçınması kapsamında
değerlendirilebilecektir.
İkinci fıkraya göre, hâkimin
davranışından zarar gören kişi, hukukî yollara, örneğin kanun yollarına
başvurarak zararı engelleme imkânı olmasına rağmen, bunu yapmamışsa, tazminat
talep edemeyecektir.
|
HUMK
|
MADDE 573
Hâkimlerin
yargılama faaliyetlerinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet
aleyhine tazminat davası açılabilir:
Değişik
fıkra: 9.2.2011 t. 6110 s. K. m.14
1 - İki
taraftan birini tesahüp ve iltizam veya garez ve nefsaniyet dolayısiyle
diğeri aleyhine kanuna ve adalete mugayir bir hüküm ve karar verilmiş olması,
2 -
Kabili tevil ve izah olmıyacak surette vazıh ve sarahati katiyei kanuniyeye
mugayir karar verilmiş olması,
3 -
Muhakeme zabıtnamesinde mevcut olmıyan sebebe binayi hükmedilmiş olması,
4 -
Muhakeme zabıtnameleriyle kararların tağyir ve tahrif edilmiş ve söylenmiyen
bir sözün hüküm ve karara müessir olacak surette söylenmiş gibi gösterilmiş
olması,
5 - İta
veya temin veya vadolunan menfaat dolayısiyle mugayiri kanun hüküm verilmiş
olması,
6 -
İhkakı haktan istinkaf olunması,
7 -
Memuriyet vazifesini yapmakta ihmal ve terahi gösterilmesi veya kanuna göre
verilen emirlerin makbul bir sebep olmaksızın yapılmaması.
Ek bent:
14.12.1929 t. 1539 s. K. m.1
|
Kaynak Kanun
|
§ 839 Überweisung bei
Abwendungsbefugnis
Darf der
Schuldner nach § 711 Satz 1, § 712 Abs. 1 Satz
1 die Vollstreckung durch Sicherheitsleistung oder Hinterlegung abwenden, so
findet die Überweisung gepfändeter Geldforderungen nur zur Einziehung und nur
mit der Wirkung statt, dass der Drittschuldner den Schuldbetrag zu
hinterlegen hat.
|
Yorumlar
Yorum Gönder