Madde 60 - Mecburİ dava arkadaşlarının davadaki durumu
HMK
|
MADDE 60
(1) Mecburi dava
arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava
açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket
etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları
usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş
olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder.
|
Madde Gerekçesi
|
"Mecburî dava arkadaşlarının
davadaki durumu" başlığını taşıyan bu maddede, maddî bakımdan mecburî
dava arkadaşlarına yönelik usul hükümlerine yer verilmiştir. Buna göre, maddî
bakımdan mecburî dava arkadaşlığı ancak kanunlarda belirtilen elbirliği
ortaklığı ile bölünemeyen hak veya borç üzerinde birden fazla kişinin
tasarrufta bulunması hâlinde söz konusu olabilmektedir. Mecburî dava
arkadaşlığına yönelik 64 üncü maddedeki düzenleme göz önüne alındığında dava
arkadaşlarının ancak birlikte dava açmaları veya aleyhlerine birlikte dava
açılması zorunludur. Yine, dava arkadaşları hakkında tek hüküm verilmesi
esası geçerli olduğundan,
mahkemece yapılacak tahkikat ve
yargılamaya ilişkin işlemlerde dava arkadaşlarının birlikte hareket etmeleri
zorunluluğu esası geçerlidir. Ancak, dava arkadaşlarından bir ya da bir
kaçının kötü niyetli olarak veya hukuken geçerli olmayan başka sebeplerle
diğer dava arkadaşlarıyla birlikte hareket etmemeleri, örneğin duruşmalara
gelmemeleri veya yapılacak usulî işlemlere yanaşmamaları hâlinde, diğer dava
arkadaşları bundan zarar gördükleri gibi, bu tür tutum ve davranışlar
davaların gecikmesine de sebep olabilmektedir. Bu durum göz önüne alınarak,
mukayeseli hukuktaki düzenlemelere paralel şekilde, duruşmaya gelmiş olan
dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinin, usulüne uygun olarak
davet edildikleri hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından
da hüküm ifade edeceği açıkça belirtilmiştir. Maddedeki, duruşmaya gelmiş olan
dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinden kasıt, hem tarafın
duruşmaya gelmemesi, hem de duruşma dışında süreye tâbi işlemlerde hareketsiz
kalınması durumunda geçerli olacağı kabul edilmelidir. Öte yandan, bu
düzenleme, davada usul işlemleri bakımından geçerli olup, sulh, feragat ve
kabul gibi maddî hukuk içerikli usul işlemleri açısından geçerli değildir.
Zira, bu türlü maddî hukuk içerikli tasarruf işlemlerinde dava arkadaşları,
ancak birlikte hareket etmek zorundadır. Madde 66- Maddede taraf ihbarı ve
şartları düzenlenmiştir.
Birinci fıkrada, rücu için temel
şart olarak, hem tarafın kendisine rücu edilmesi, hem de kendisinin rücu
etmesi ihtimali dikkate alınarak düzenleme yapılmıştır. 1086 sayılı Kanunda,
sadece tarafın üçüncü kişiye rücu ihtimali dikkate alınmıştır. Oysa, davanın
sonucuna göre tarafın kendisine de rücu ihtimali ortaya çıkabilecektir. İhbar
yapılacak kişinin o yargılama bakımından üçüncü kişi sayılması gerekir.
Şartları oluşmuşsa, her iki tarafın da bu yola başvurması mümkündür. İhbarın
tahkikat sonuçlanıncaya kadar yapılabilmesi öngörülmüştür. Böylece genel bir
ifade yerine, tahkikat sonuçlanıncaya kadar ihbarın mümkün olduğu kabul
edilmiştir. Tahkikat aşamasından sonra ihbarın yapılması, istenen sonucu tam
olarak gerçekleştirmeyeceği gibi, yargılamayı uzatıcı bir sonuç da
doğuracağından kabul edilmemiştir.
İkinci fıkrada, kendisine dava
ihbar edilenin de başkasına bu davayı ihbar edebileceği açıkça
belirtilmiştir. 1086 sayılı Kanunda ayrı bir maddede düzenlenen bu husus, sistematik
bütünlük sağlamak amacıyla maddenin ikinci fıkrası hâline getirilmiştir.
|
Kaynak Kanun - sZPO
|
Art. 70 Notwendige
Streitgenossenschaft
1 Sind
mehrere Personen an einem Rechtsverhältnis beteiligt, über das nur mit
Wirkung
für alle entschieden werden kann, so müssen sie gemeinsam klagen oder beklagt
werden.
2 Rechtzeitige Prozesshandlungen
eines Streitgenossen wirken auch für säumige Streitgenossen; ausgenommen ist
das Ergreifen von Rechtsmitteln.
|
Yorumlar
Yorum Gönder