Madde 70 - Cumhurİyet savcısının davada yer alması
HMK
|
MADDE 70
(1) Cumhuriyet savcısı,
kanunda açıkça öngörülen hâllerde, hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk
davasında taraf olarak yer alır.
(2) Cumhuriyet savcısı,
resmî dairenin bildirimine rağmen dava açmaz ise ihbar eden resmî daire,
Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza merkezine en
yakın kıdemli asliye hukuk mahkemesi hâkimine itiraz edebilir. Bu hususta
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 172 ve 173 üncü
maddeleri kıyasen uygulanır.
(3) Cumhuriyet savcısının
yer aldığı dava ve işler üzerinde taraflar serbestçe tasarruf edemezler.
|
Madde Gerekçesi
|
Cumhuriyet savcısının, hukuk
davalarında yer almasının temelinde, kamu düzeninin korunması düşüncesi
yatar. Ancak, kamu düzenini ilgilendiren her konuda Cumhuriyet savcısının
görevli olduğuna ilişkin bir ilke olmadığı gibi, böyle bir kanun hükmünün
konulması da hukuk davalarının niteliği ile bağdaşmaz. Sadece kanunda açıkça
öngörülen hâllerde Cumhuriyet savcısının dava açması ve açılan davalarda
taraf olarak yer alması kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcısı, hukuk davası
açılması için gerekli şartların varlığı hâlinde, dava açmak zorundadır.
Cumhuriyet savcısı, yer aldığı hukuk davalarında, dava açma, kanun yollarına
başvurma, delillerin toplanmasını isteme gibi "taraf" olmaya
bağlanan her türlü yetkiyi kullanabilir. Maddî hukuk ilişkisinin tarafı
olmamaları, şeklî esasa bağlı "taraf olma" niteliğine engel teşkil
etmemektedir. Öğretide, dava dilekçesinde davalı veya davacı olarak
gösterilmek, usulî bir kavram olan "taraf sayılmak için yeterli kabul
edilmektedir. Maddî hukuk ilişkisine yabancı üçüncü kişilerin davadaki
konumlarını açıklamak için kullanılan "davayı takip yetkisi"
kavramıyla kanunen kendilerine görev verilen üçüncü kişilerin durumları
açıklığa kavuşturulmuş, bu esas, öğretide ve uygulamada kabul görmüştür. Bu
nedenle, uygulamadaki tereddütleri ortadan kaldırmak, Cumhuriyet savcılarının
hukuk davalarındaki görevlerinin niteliğini ve temelini açıklığa kavuşturmak
için, taraf olduklarının açıkça belirtilmesine gerek duyulmuştur. Ayrıca
kanunda açıkça öngörülen hâllerde, açtığı veya açılmış bir hukuk davasında
Cumhuriyet savcısının yer alması, kanunî bir zorunluluk olarak öngörülmüştür.
Cumhuriyet savcısı kendiliğinden
veya resmî dairenin bildirimde bulunması üzerine hukuk davası açar. Resmî
dairenin ihbarı üzerine, dava açılmaması hâlinde bir itiraz yolunun
öngörülmesi, kamu düzeninin korunması ve keyfiliğin önlenmesi açısından
faydalı görülmüştür. Yalnız, burada işin mahiyeti icabı, itirazın asliye
hukuk hâkimi tarafından incelenmesi gerekmektedir. İtiraz usulüne ilişkin
olarak, ayrıntılı hükümler konulması yerine, bu ihtiyacı karşılayacak
nitelikte olan Ceza Muhakemesi Kanununun 172 ve 173 üncü maddelerinin kıyasen
uygulanması kabul edilmiştir. Resmî daire dışındaki gerçek veya tüzel
kişilerin hukukî menfaatlerinin bulunması hâlinde, doğrudan dava
açabilecekleri dikkate alınarak, ihbar veya şikâyetleri üzerine Cumhuriyet
savcısının dava açmaması durumunda, onlara bir itiraz hakkının tanınmasına
gerek görülmemiştir.
Kamu düzeninin korunmasının özel
önem taşıması ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanması nedeniyle,
Cumhuriyet savcısının yer aldığı dava ve işler üzerinde, tarafların serbestçe
tasarruf yetkilerinin bulunmadığının açıkça belirtilmesinde yarar görülmüştür.
|
HUMK
|
MADDE 58
İşbu
fasıl ahkamı kanunen müddeiumuminin müdahalesi lazımgelen hukuk davalarında
da tatbik olunur.
|
4721 sayılı Türk
Medeni Kanunu
MADDE 89
Derneğin amacı, kanuna veya ahlâka aykırı hâle
gelirse; Cumhuriyet savcısının veya bir ilgilinin istemi üzerine mahkeme,
derneğin feshine karar verir. Mahkeme, dava sırasında faaliyetten alıkoyma
dahil gerekli bütün önlemleri alır.
MADDE 145
Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla
batıldır:
1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli
bulunması,
2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli
bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,
3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak
derecede akıl hastalığı bulunması,
4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak
derecede hısımlığın bulunması.
MADDE 146
Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı
tarafından re'sen açılır.
Bu dava, ilgisi olan
herkes tarafından da açılabilir.
MADDE 147
Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı
Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak
butlanın karar altına alınmasını isteyebilir.
Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya
akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız
ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.
Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki
evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci
evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.
MADDE 294
Ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve
Cumhuriyet savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz
edebilirler. İtiraz eden, kocanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.
Çocuğun altsoyu da, çocuğun ölmüş ya da ayırt
etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması hâlinde itiraz hakkına sahiptir.
Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas
yoluyla uygulanır.
MADDE 298
Ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu,
Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava
edebilirler.
Dava tanıyana, tanıyan
ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
MADDE 301
Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece
belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı
açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve
Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa
anaya ihbar edilir.
MADDE 318
Evlât edinme esasa ilişkin diğer
noksanlıklardan biriyle sakatsa, Cumhuriyet savcısı veya her ilgili evlâtlık
ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilir.
Noksanlıklar bu arada ortadan kalkmış veya
sadece usule ilişkin olup ilişkinin kaldırılması evlâtlığın menfaatini ağır
biçimde zedeleyecek olursa, bu yola gidilemez.
5490 sayılı Nüfus
Hizmetleri Kanunu
(1) Mahkeme kararı ile yapılan kayıt
düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur:
a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları,
düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum
üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu
yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları
nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara
bağlanır.
b) Haklı sebeplerin bulunması hâlinde aynı
konuya ilişkin düzeltme yapılması hâkimden istenebilir. Ad değişikliği
hâlinde, nüfus müdürlüğü bu kişinin çocuklarının baba veya ana adına ilişkin
kaydı, soyadı değişikliğinde ise eşin ve ergin olmayan çocukların soyadını da
düzeltir.
c) Tespit davaları, kaydın iptali veya
düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder.
(2) Kişilerin başkasına ait kaydı
kullandıklarına ilişkin başvurular Bakanlıkça incelenip sonuçlandırılır.
5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu
MADDE 173
(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün
içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı
ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz
edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının
açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için
soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek
suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu
davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak
reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına
gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
|
Yorumlar
Yorum Gönder